BAP 12

VE senin kavmın oğulları için durmakta olan büyük reis, Mikael, o vakit kalkacak; ve millet olalıdan beri o zamana kadar vaki olmamış bir sıkıntı vakti olacak; ve o vakit senin kavmın, kitapta yazılı bulunan herkes kurtulacak.
2. Ve yerin toprağında uyuyanlardan bir çoğu, bunlar ebedî hayata, ve şunlar utanca ve ebedî nefrete uyanacaklar.
3. Ve anlayışlı olanlar gök kubbesinin parıltısı gibi, bir çoğunu salâha döndürenler de yıldızlar gibi ebediyen ve daima parlıyacaklar.
4. Fakat sen, ey Daniel, sonun vaktine kadar bu sözleri sakla, ve kitabı mühürle; bir çok adamlar araştıracaklar, ve bilgi çoğalacaktır.
5. Ve ben, Daniel, baktım, ve işte, başka iki adam, biri ırmağın bu kenarında, ve obiri ırmağın öteki kenarında duruyorlardı.
6. Ve biri ırmak sularının üzerinde olan ketenler giyinmiş adama dedi: Bu hârikaların sonuna ne kadar vakit var?
7. Ve ırmağın suları üzerinde olan ketenler giyinmiş adamı işittim; sağ elini ve sol elini göklere doğru kaldırıp ebediyen hay olanın hakkı için and etti: Bir vakit ve vakitler ve yarım vakit olacak; ve mukaddes kavmın kuvvetini kırmağı bitirdikleri zaman bütün bu şeyler bitecektir.
8. Ve ben işittim, fakat anlamadım; ve dedim: Efendim, bunun en sonu ne olacak?
9. Ve dedi: Git, Daniel, çünkü sonun vaktine kadar bu sözler saklıdır, ve mühürlüdür.
10. Bir çoğu kendilerini temizliyecekler, ve ağartacaklar, ve tasfiye olunacaklar; fakat kötüler kötülük edecekler; ve kötülerden hiç biri anlamıyacak; fakat anlayışlı olanlar anlıyacaklar.
11. Ve daimî yakılan takdimenin kaldırıldığı, ve harap edici mekruh şeyin dikildiği vakitten başlıyarak bin iki yüz doksan gün olacak.
12. Dayanıp bin üç yüz otuz beş güne yetişene ne mutlu!
13. Fakat sen, son oluncıya kadar git; çünkü rahata varacaksın, ve günlerin sonunda kendi nasibine kalkacaksın.

BAP 11

VE ben, Med Dariusun birinci yılında, onu pekiştirmek ve kendisine kuvvet vermek için yanında durdum.
2. Ve şimdi hakikati sana bildireyim. İşte, Farsta daha üç kıral çıkacak; ve dördüncüsü hepsinden daha çok zengin olacak; ve zenginliği yüzünden kuvvetlenince Yunan ülkesine karşı hepsini uyandıracak.
3. Ve yiğit bir kıral çıkacak, ve büyük kuvvetle saltanat sürecek, ve dileğine göre yapacak.
4. Ve çıkar çıkmaz kırallığı kırılacak, ve göklerin dört yeline doğru bölünecek, ancak zürriyeti için, ve sürdüğü saltanata göre olmıyacak; çünkü onun kırallığı kökünden sökülecek, ve onlardan olmıyan başkalarının olacak.
5. Ve cenup kıralı ile reislerinden biri kuvvetlenecekler; ve reis ondan daha kuvvetli olacak, ve saltanat sürecek; saltanatı büyük saltanat olacak.
6. Ve yıllardan sonra birleşecekler; ve uzlaşma yapmak için cenup kıralının kızı şimal kıralının yanına gelecek; fakat bazusunun kuvvetini tutamıyacak; bu kıral da bazusu da durmıyacak; ancak kadınla onu getirmiş olanlar, babası da, kadına o vakitlerde destek olan da ele verilecekler.
7. Ve onun yerine o kadının köklerinın filizinden biri çıkacak, ve orduya gelecek, ve şimal kıralının hisarına girecek, ve onlarla uğraşıp yenecek.
8. Ve onların ilâhlarını da dökme putları ile, gümüş ve altın güzel kapları ile beraber sürüp Mısıra götürecek; ve bir kaç yıl şimal kıralından el çekecek.
9. O da cenup kıralının ülkesine gelecek, fakat kendi toprağına dönecek.
10. Ve onun oğulları harp edecekler, ve büyük kuvvetler cümhuru toplıyacaklar, ve o gelip basacak, ve geçecek; ve geri dönecekler, ve, onun hisarına kadar cenk edecekler.
11. Ve cenup kıralı öfkelenip çıkacak, ve onunla, şimal kıralı ile, cenkleşecek; ve o da büyük bir cümhur çıkaracak, ve cümhur onun eline verilecek.
12. Ve cümhur ortadan kaldırılınca onun yüreği yükselecek; ve on binlerce insanı düşürecek, fakat yenmiyecek.
13. Ve şimal kıralı yine gelecek, ve birincisinden daha büyük bir cümhur çıkaracak; ve vakitlerden, yıllardan sonra büyük bir ordu ile ve çok hazırlıkla gelecek.
14. Ve o vakitler bir çokları cenup kıralına karşı duracaklar; senin kavmının zorbaları da, rüyet yerine gelsin diye kalkacaklar; fakat düşecekler.
15. Ve şimal kıralı gelecek, ve meteris kurup duvarlı bir şehir alacak; ve cenubun kuvvetleri, ve kendi seçme kavmı dayanmıyacaklar, ve dayanmağa kuvvet olmıyacak.
16. Ve ona karşı gelen kendi dileğine göre yapacak, ve karşısında dayanan olmıyacak; ve güzel diyarda duracak, ve helâk onun elinde olacak.
17. Ve kırallığının bütün kuvvetile gelmeğe yünelecek, ve onunla uzlaşma şartları olacak; ve bunları yapacak; ve diyarı helâk etsin diye kadınlar kızını ona verecek; fakat kız durmıyacak, ve onun olmıyacak.
18. Ondan sonra yüzünü adalara çevirecek, ve çoğunu alacak; fakat bir başbuğ onun ettiği hakarete son verecek; onun hakaretini de kendi üzerine döndürecek.
19. Ve yüzünü kendi memleketinin hisarlarına çevirecek; fakat sürçüp düşecek; ve bulunmıyacak.
20. Ve onun yerine biri çıkacak ki, kırallığının izzeti olan diyardan vergi devşireni geçirecek; fakat öfke ile ve cenkle olmıyarak bir kaç gün içinde kırılacak.
21. Ve kendisine kırallık şerefi vermedikleri hor görülmüş bir adam onun yerine çıkacak; fakat emniyet vaktinde gelecek, ve yaltaklanarak kırallığı ele alacak.
22. Ve basan kuvvetler onun önünden basılacaklar, ve kırılacaklar; ve ahit hükümdarı da kırılacak.
23. Ve onunla yapılmış olan muahededen sonra, hile ile davranacak; ve çıkacak, ve küçük bir milletle kuvvetlenecek.
24. Vilâyetin en semiz yerleri üzerine emniyet vaktinde gelecek; ve ataları, ve atalarının ataları tarafından yapılmamış olan şeyi yapacak; onlar arasında yağma ve çapul malı ile servetler saçacak; ve bir vakit hisarlara karşı düzenlerini kuracak.
25. Ve büyük bir ordu ile cenup kıralına karşı kuvvetini ve yüreğini uyandıracak; ve cenup kıralı büyük ve çok kuvvetli bir ordu ile cenge kalkacak; fakat duramıyacak; çünkü ona karşı düzenler kuracaklar.
26. Onun güzel yemeklerini yiyenler de onu kıracaklar, ve onun ordusu dağılacak, ve çoğu vurulup düşecek.
27. Bu iki kıral ise, yürekleri kötülük tasarlıyacak, ve bir sofrada yalanlar söyliyecekler; fakat bu yürümiyecek; çünkü son ancak muayyen vakitte olacaktır.
28. Ve çok malla memleketine dönecek; ve yüreği mukaddes ahde karşı olacak; ve istediğini yapıp memleketine dönecek.
29. Belli vakitte dönüp cenuba gidecek; fakat son başlangıç gibi olmıyacak.
30. Çünkü kendisine karşı Kittim gemileri gelecek; ve cesareti kırılıp dönecek, ve mukaddes ahde karşı gazap edip istediğini yapacak; ve geri dönecek, ve mukaddes ahdi bırakanlara saygı gösterecek.
31. Ve onun tarafından kuvvetler kalkıp makdisi, hisarı, bozacaklar, ve daimî yakılan takdimeyi kaldıracaklar, ve harap edici mekruh şeyi kuracaklar.
32. Ve ahdi kötüliyenleri yaltaklanarak saptıracak; fakat kendi Allahını bilen kavm kuvvetlenecek, ve yiğitlikler edecekler.
33. Ve kavmın anlayışlı adamları çoğuna öğretecekler; fakat günlerce kılıçla, ve alevle, sürgünlükle, ve soygunla düşecekler.
34. Ve onlar düşünce biraz yardım görecekler; fakat çoğu yaltaklanıp onlarla birleşecekler.
35. Ve sonun vaktine kadar kendilerini tasfiye etmek, temizlemek, ve ağartmak için anlayışlı olanlardan bazıları düşecekler; çünkü daha muayyen vakte kadardır.
36. Ve kıral dileğine göre yapacak; ve kendisini yükseltecek, ve kendisini her ilâhtan büyük edecek, ve ilâhların Allahına karşı şaşılacak şeyler söyliyecek; ve gazap tamam oluncıya kadar işi iyi gidecek; çünkü hükmolunan şey yapılacaktır.
37. Ne atalarının ilâhlarına, ne de kadınların özlediğine, hiç bir ilâha saygı göstermiyecek; çünkü kendisini hepsinden büyük edecek.
38. Fakat onun yerine hisarlar ilâhına izzet verecek; ve atalarının bilmedikleri bir ilâha altınla, ve gümüşle, ve değerli taşlarla, ve güzel şeylerle izzet verecek.
39. Ve ecnebi bir ilâhın yardımı ile en kuvvetli hisarlarla uğraşacak; bu ilâhı tanıyan herkese çok izzet verecek; ve onları bir çoğu üzerine hâkim kılacak, ve bedel olarak diyarı taksim edecektir.
40. Ve sonun vaktinde cenup kıralı, onunla çarpışacak; ve ona karşı şimal kıralı cenk arabaları ile, ve atlılarla, ve çok gemilerle kasırga gibi gelecek; ve memleketlere girecek, ve basıp geçecek.
41. Güzel diyara da girecek, ve çok memleketler düşecek; fakat şunlar, Edom ve Moab, ve Ammon oğullarının ileri gelenleri, onun elinden kurtulacaklar.
42. Elini de memleketler üzerine uzatacak; ve Mısır diyarı kurtulmıyacak.
43. Ve altın ve gümüş hazinelere, ve Mısırın bütün değerli şeylerine hâkim olacak; ve Lubîlerle Habeşler onun ardınca yürüyecekler.
44. Fakat şarktan ve şimalden gelen haberler onu üzecek; ve çoğunu helâk etmek, ve bütün bütün yok etmek için büyük kızgınlıkla çıkacak.
45. Ve denizle güzel mukaddes dağın arasında kendi saray çadırlarını kuracak; fakat sonuna erecek, ve ona yardım eden olmıyacaktır.

BAP 10

FARS kıralı Koreşin üçüncü yılında, adı Belteşatsar çağırılan Daniele bir şey açıldı; ve bu şey hakikattı, ve büyük bir harpti; ve bu şeyi anladı, ve onun rüyette anlayışı vardı.
2. O günlerde, ben, Daniel, üç hafta yas tutuyordum.
3. Tam üç hafta doluncıya kadar, iyi yemek yemedim, ve ağzıma et ve şarap girmedi, ve hiç yağ sürünmedim.
4. Ve birinci ayın yirmi dördüncü gününde ben, büyük ırmağın, Diclenin kenarında iken,
5. gözlerimi kaldırıp baktım, ve işte, ketenler giyinmiş, ve beline saf Ufaz altını kuşanmış bir adam;
6. ve onun bedeni gök zümrüt gibi, ve yüzü şimşek görünüşü gibi, ve gözleri alevli meşaleler gibi, ve kolları ve ayakları cilâlı tunç gibi, ve sözlerinin gürlemesi bir cümhur gürlemesi gibi idi.
7. Ve ben, Daniel, rüyeti yalnız ben gördüm; ve benimle beraber olan adamlar rüyeti görmediler; ancak onların üzerine büyük bir titreme düştü, ve gizlenmek için kaçtılar.
8. Ve ben yalnız kaldım, ve bu büyük rüyeti gördüm, ve bende kuvvet kalmadı; ve yüzümün rengi bozuldu, ve kuvvetimi tutamadım.
9. Fakat sözlerinin gürlemesini işittim; ve sözlerinin gürlemesini işitince yüz üstü derin uykuya daldım, ve yüzüm yerde idi.
10. Ve işte, bir el bana dokundu, ve beni dizlerimle el ayalarımın üzerine koydu.
11. Ve bana dedi: Ey Daniel, çok sevilmiş olan adam, sana söylediğim sözleri anla, ve ayağa kalk; çünkü şimdi sana gönderildim. Ve bana bu sözü söyliyince titriyerek ayakta durdum.
12. Ve bana dedi: Ey Daniel, korkma; çünkü sözlerin, anlamağa ve Allahının önünde kendini alçaltmağa yürek koyduğun ilk günden işitildi; ve senin sözlerinden ötürü ben geldim.
13. Fakat Fars ülkesinin reisi, yirmi bir gün bana karşı durdu; ve işte, birinci reislerden biri olan Mikael bana yardım etmeğe geldi; ve ben orada, Fars kırallarının yanında alıkonuldum.
14. Şimdi son günlerde senin kavmının başına ne geleceğini sana anlatmağa geldim; çünkü bu rüyet daha çok günler içindir.
15. Ve bana böyle sözler söyliyince, yüzümü yere iğdim, ve dilsiz kaldım.
16. Ve işte, âdem oğullarına benziyen biri dudaklarıma dokundu, ve ağzımı açıp söyledim, ve karşımda durana dedim: Efendim, bu rüyetle sıkıntılarım üzerime döndü, ve kuvvetimi tutamıyorum.
17. Ve bu efendimin kulu nasıl bu efendimle söyleşebilir? çünkü ben, şimdiden bende kuvvet tükendi, ve içimde soluk kalmadı.
18. O zaman sanki adam görünüşünde olan biri yine bana dokundu, ve beni kuvvetlendirdi.
19. Ve dedi: Korkma, ey sen, çok sevilmiş olan adam, sana selâmet, kuvvetlen, evet, kuvvetlen. Ve bana söyliyince kuvvetlenip dedim: Söyle, efendim; çünkü beni kuvvetlendirdin.
20. Ve dedi: Sana niçin geldiğimi biliyor musun? ve şimdi Fars reisi ile cenkleşmeğe döneceğim; ve ben gidince, işte, Yunan ili reisi gelecek.
21. Fakat hakikat yazısında çizilmiş olanı sana bildireceğim; ve onlara karşı reisiniz Mikaelden başka bana destek olan kimse yok.

BAP 9

MEDLER zürriyetinden Ahaşveroşun oğlu Dariusun birinci yılında, o Darius ki, Kildanîler ülkesi üzerine kıral edilmişti,
2. onun kırallığının birinci yılında, ben, Daniel, Yeruşalimin harabiyetleri müddetinin dolması için, RAB tarafından Yeremya peygambere sözü gelmiş olan yılların sayısını kitaplardan anladım, yetmiş yıl.
3. Ve çulda, ve külde, dua ile, ve yalvarışlarla, oruçla Rab Allahı aramak için ona yüneldim.
4. Ve Allahım RABBE dua ettim, ve itiraf edip dedim: Ah, ya Rab, kendini sevenlerle ve emirlerini tutanlarla ahdi ve inayeti koruyan, büyük ve korkunç Allaha,
5. biz suç ettik, ve sapıklık ettik, ve kötülük işledik, ve senin emirlerinden ve hükümlerinden saparak âsi olduk;
6. ve kırallarımıza, reislerimize, ve atalarımıza, ve bütün memleket kavmına, senin isminle söylemiş olan peygamber kullarını dinlemedik.
7. Ya Rab, adalet sana, ve bugün olduğu gibi, yüzler utancı bizlere, Yahuda erlerine, ve Yeruşalimde oturanlara, ve sana karşı işlemiş oldukları hainlikten ötürü kendilerini sürmüş olduğun bütün memleketlerde, yakında ve uzakta olan İsrailin hepsine.
8. Ya Rab, yüzler utancı bizlere, kırallarımıza, reislerimize, ve atalarımıza, çünkü sana karşı suç ettik.
9. Rahmetler ve bağışlama Allahımız Rabbindir; çünkü ona karşı biz âsi olduk;
10. ve peygamber kulları elile önümüze koymuş olduğu şeriatlerinde yürümek üzre, Allahımız RABBİN sözünü dinlemedik.
11. Ve senin sözünü dinlemesinler diye, bütün İsrail saparak, senin şeriatinden öte geçtiler; ve Allah kulu Musanın şeriatinde yazılmış olan and ve lânet üzerimize döküldü; çünkü ona karşı suç ettik.
12. Ve üzerimize büyük kötülük getirerek, bize karşı ve bize hükmetmekte olan hâkimlerimize karşı, sözlerini pekiştirdi; çünkü Yeruşalime yapıldığı gibi bütün gökler altında yapılmamıştır.
13. Musanın şeriatinde yazılmış olduğu gibi, bütün bu kötülük başımıza geldi; fakat fesatlarımızdan dönelim, ve senin hakikatinde anlayışlı olalım diye Allahımız RABBİN yüzünü dilemedik.
14. Ve kötülüğü üzerimize getirmekte RAB uyanık davrandı, ve onu üzerimize getirdi; çünkü yaptığı bütün işlerinde Allahımız RAB âdildir, ve onun sözünü biz dinlemedik.
15. Ve şimdi, sen ki, kavmını Mısır diyarından kuvvetli el ile çıkardın, ve bugün olduğu gibi kendine nam kazandın, ey Allahımız Rab! biz suç ettik, biz kötülük ettik.
16. Bütün adaletli işlerinden ötürü, ya Rab, sana niyaz ederim, kendi şehrinden, Yeruşalimden, mukaddes dağından öfken ve kızgınlığın dönsün; çünkü bizim suçlarımız ve atalarımızın fesadı yüzünden Yeruşalimle kendi kavmın çevremizdekilerin hepsine rüsvay oldu.
17. Ve şimdi, ey Allahımız, bu kulunun duasını ve yalvarışlarını dinle, ve viran olan kendi makdisinin üzerine yüzünü Rab uğrunda parlat.
18. Ey Allahım, kulağını iğ ve işit; gözlerini aç, ve viranelerimize, ve isminle çağırılan şehre bak; çünkü salâhımızdan ötürü değil, ancak senin büyük rahmetlerinden ötürü yalvarışlarımızı önüne arzediyoruz.
19. Ya Rab, işit; ya Rab, bağışla; ya Rab, iyi dinle ve yap; kendi uğrunda geciktirme, ey Allahım, çünkü kendi şehrin ve kavmının üzerine senin ismin çağırılıyor.
20. Ve ben daha söylemekte, ve dua etmekte, ve suçumu, ve kavmım İsrailin suçunu itiraf etmekte, ve Allahımın mukaddes dağı için yalvarışlarımı Allahım RABBİN önüne arzetmekte iken;
21. evet, ben daha duada söylemekte iken, başlangıçta rüyette görmüş olduğum Cebrail kişi, akşam takdimesi vakitlerinde tez uçarak yanıma geldi.
22. Ve bana anlattı, ve benimle söyleşip dedi: Ey Daniel, sana hikmet ve anlayış vermek üzre şimdi çıktım.
23. Senin yalvarışlarının başlangıcında emir çıktı, ben de sana bildirmeğe geldim; çünkü sen çok sevilmişsindir; ve işi bilip rüyeti anla.
24. Günahı bitirmek, ve suçları sona erdirmek, ve fesat için kefaret etmek, ve ebedî salâhı içeri getirmek, ve rüyeti ve peygamberliği mühürlemek, ve mukaddesler mukaddesini meshetmek için kendi kavmın üzerine, ve senin mukaddes şehrin üzerine yetmiş hafta hükmolundu.
25. Ve bilip anla ki, Yeruşalimi eski haline koymak ve bina etmek için emrin çıkmasından mesholunan* hükümdara kadar yedi hafta, ve altmış iki hafta olacak; o yine sokakla ve hendekle yapılacak, bu da sıkıntı vakitlerinde olacak.
26. Ve bu altmış iki haftadan sonra mesholunan kesilip atılacak, ve bir şeyi olmıyacak; ve gelecek hükümdarın kavmı şehri ve makdisi harap edecek; ve onun sonu tufanla olacak, ve ta sona kadar cenk olacak; harabiyetler takdir olunmuştur.
27. Ve çoğu ile bir haftalık kuvvetli ahit kesecek; ve haftanın ortasında kurbanla takdimeyi durduracak; ve mekruh şeylerin kanadı üzerinde harap eden biri gelecek; ve tam sona kadar, bu da hükmolunmuştur, viranenin üzerine öfke dökülecektir.
* İbranice, Mesih.

BAP 8

BAŞLANGIÇTA bana görünen rüyetten sonra, kıral Belşatsarın kırallığının üçüncü yılında, bana, Daniele, bir rüyet göründü.
2. Ve rüyette gördüm; ve vaki oldu ki, ben gördüğüm zaman Elam vilâyetindeki Şuşan sarayında idim; ve rüyette gördüm, ve ben Ulay ırmağı yanında idim.
3. Ve gözlerimi kaldırıp baktım, ve işte, ırmağın önünde bir koç durmakta idi, ve iki boynuzu vardı; ve bu iki boynuz yüksektiler; ancak biri ötekinden daha yüksekti, ve yüksek olanı sonradan çıktı.
4. Koçu garba, ve şimale, ve cenuba doğru tos vurmakta gördüm; ve onun önünde hiç bir hayvan duramadı, ve onun elinden kurtaran yoktu; ve dileğine göre yaptı, ve kendini büyüttü.
5. Ve ben düşünmekte iken, işte, bütün yeryüzü üzerine garptan bir ergeç geldi, ve ayağı yere dokunmıyordu; ve ergecin gözleri arasında göze çarpan bir boynuzu vardı.
6. Ve ırmağın önünde durmakta olduğunu gördüğüm, iki boynuzu olan koçun yanına geldi, ve onun üzerine kuvvetinin şiddetile seğirtti.
7. Ve koçun yanına yaklaşmakta olduğunu gördüm, ve ona karşı kudurdu, ve koçu vurup iki boynuzunu kırdı, ve koçta onun önünde durmağa kuvvet yoktu; ve onu yere çaldı, ve onu çiğnedi; ve onun elinden koçu kurtaran yoktu.
8. Ve ergeç kendini pek çok büyüttü; ve zorlu olunca, büyük boynuz kırıldı; ve onun yerine, göklerin dört yeline doğru, göze çarpan dört boynuz çıktı.
9. Ve onların birinden küçük bir boynuz çıktı, ve cenuba doğru, ve şarka doğru, ve güzel diyara doğru çok büyüdü.
10. Göklerin ordusuna kadar da büyüdü; ve bu ordudan ve yıldızlardan bazılarını yere düşürdü, ve onları çiğnedi.
11. Ve o ordunun başbuğuna kadar kendisini büyüttü; ve daimî yakılan takdimeyi ondan çekip aldı, ve makdisinin yeri yıkıldı.
12. Ve ordu ile daimî yakılan takdime, günah yüzünden onun eline verildi; ve hakikati yere çaldı, ve istediğini yaptı, ve işi iyi gitti.
13. Ve söylemekte olan bir mukaddesi işittim; ve o söz söyliyene başka bir mukaddes dedi: Makdisi de orduyu da ayak altında çiğnemeğe vermek üzre, daimî yakılan takdime ve harap edici günah için olan bu rüyet ne vakte kadar?
14. Ve bana dedi; İki bin üç yüz akşamla sabah oluncıya kadar; makdis o zaman tahir olacak.
15. Ve vaki oldu ki, ben, Daniel, bu rüyeti görünce, onu anlıyayım diye araştırdım; ve işte, karşımda biri durdu, sanki bir insan görünüşü.
16. Ve Ulay ırmağı ortasından bir adam sesi işittim, ve çağırıp dedi: Ey Cebrail, rüyeti buna anlat.
17. Ve durduğum yere yakın geldi, ve o gelince ben yıldım, ve yüz üstü düştüm; ve bana dedi: Anla, ey âdem oğlu; çünkü bu rüyet sonun vaktinden ötürüdür.
18. Ve benimle söyleşirken, yüzüm yerde olarak derin uykuya daldım; ve bana dokunup beni ayakta durdurdu.
19. Ve dedi: İşte, gazabın son vaktinde ne olacağını ben sana bildireyim; çünkü sonun muayyen vakti içindir.
20. Gördüğün iki boynuzu olan koç Medya ve Fars kırallarıdır.
21. Ve o kıllı ergeç Yunan ili kıralıdır; ve gözleri arasında olan büyük boynuz birinci kıraldır.
22. Ve kırılmış, ve yerine dört boynuz çıkmış olana gelince, o milletten dört kırallık çıkacak, fakat onun kuvvetinde olmıyacaklar.
23. Ve onların kırallığının son vaktinde günahkârlar ölçülerini doldurunca, sert yüzlü, ve bilmeceler anlıyan bir kıral çıkacak.
24. Ve onun kuvveti büyük olacak, fakat kendi kuvvetile değil; ve şaşılacak surette harap edecek, ve işi iyi gidecek, ve istediğini yapacak; ve zorlu adamları, ve mukaddes kavmı helâk edecek.
25. Ve siyaseti ile elinde hileyi semereli kılacak; ve kendisini yüreğinde büyütecek, ve emniyet içinde olan bir çok adamları helâk edecek; ve reisler Reisine karşı ayaklanacak; fakat kendisine el dokunmadan kırılacak.
26. Ve söylenmiş olan bu akşam ve sabah rüyeti gerçektir; fakat sen rüyeti sakla; çünkü çok günler içindir.
27. Ve ben, Daniel, bayıldım, ve günlerce hasta oldum; sonra kalkıp kıralın işlerini yaptım; ve bu rüyete şaştım, fakat anlıyan yoktu.

BAP 7

BABİL kıralı Belşatsarın birinci yılında, Daniel yatağında bir düş, ve başının rüyetlerini gördü; o zaman düşü yazdı, ve bu şeylerin topunu söyledi.
2. Daniel söyliyip dedi: Geceleyin rüyetimde gördüm, ve işte, göklerin dört yeli büyük denize saldırdılar.
3. Ve denizden, birbirinden farklı dört büyük canavar çıktı.
4. Birincisi aslana benziyordu, ve kartal kanatları vardı. Onun kanatları koparılıncıya kadar, ve yerden kaldırılıp insan gibi, iki ayak üzerinde durduruluncıya kadar baktım; ve ona bir insan yüreği verildi.
5. Ve işte, başka bir canavar, bir ikincisi, ayıya benziyordu; ve bir yanı üzerine doğruldu, ve ağzında, dişleri arasında üç kaburga kemiği vardı; ve ona şöyle dediler: Kalk, çok et ye.
6. Bundan sonra baktım, ve işte, bir başkası, kaplana benziyordu, ve sırtında dört kuş kanadı vardı; ve bu canavarın dört başı vardı; ve ona saltanat verildi.
7. Bundan sonra gece rüyetlerinde gördüm, ve işte, korkunç, ve ürkünç ve çok zorlu dördüncü bir canavar; ve büyük demir dişleri vardı; yutuyor, ve parçalıyor, ve artakalanı ayakları ile çiğniyordu; ve kendisinden önceki canavarların hepsinden farklı idi; ve on boynuzu vardı.
8. Boynuzlara iyi baktım, ve işte, onların arasından başka bir boynuz, bir küçüğü, çıktı, ve evelki boynuzlarından üçü onun önünden söküldü; ve işte, bu boynuzda insan gözleri gibi gözler, ve büyük şeyler söyliyen bir ağız vardı.
9. Tahtlar kuruluncıya kadar, ve Günleri eski olan oturuncıya kadar baktım; esvabı kar gibi ak ve başının saçı temiz yapağı gibi idi; tahtı ateş alevleri, ve tekerlekleri yanar ateşti.
10. Önünden bir ateş ırmağı çıkıyor, ve akıyordu; binlerce binler ona hizmet ediyorlardı, ve on binlerce on binler önünde ayakta duruyorlardı; mahkeme kuruldu, ve kitaplar açıldı.
11. Boynuzun söylediği büyük sözlerin sesinden dolayı o zaman ben bakıyordum; canavar öldürülünciye kadar, ve bedeni yok edilip ateşte yakılmağa verilinciye kadar baktım.
12. Ve öteki canavarlara gelince, bunların saltanatı alındı; fakat ömürleri bir zamana ve bir vakte kadar uzatıldı.
13. Gece rüyetlerinde gördüm, ve işte, insan oğluna benzer biri göklerin bulutları ile geldi, ve Günleri eski olana kadar geldi, ve onun önüne kendisini yaklaştırdılar.
14. Ve bütün kavmlar, milletler, ve diller ona kulluk etsinler diye, kendisine saltanat, ve izzet, ve kırallık verildi; onun saltanatı geçmiyecek ebedî bir saltanattır, ve kırallığı yıkılmıyacak bir kırallıktır.
15. Ben ise, Daniel, ruhum kalıbım içinde incindi, ve başımın rüyetleri beni üzdü.
16. Ayakta durmakta olanların birine yaklaştım, ve bütün bu şeylerden ötürü hakikat nedir diye ondan sordum. Ve bana anlattı, ve bu şeylerin manasını bana bildirdi.
17. Bu dört büyük canavar, yerden çıkacak dört kıraldır.
18. Fakat kırallığı Yüce Olanın mukaddesleri alacaklardır, ve ebede kadar, ve ebetler ebedine kadar kırallığı onlar edineceklerdir.
19. Ve hepsinden farklı olup çok korkunç olan, dişleri demirden ve tırnakları tunçtan olup yutan ve parçalıyan, ve artakalanı ayakları ile çiğniyen dördüncü canavardan ötürü,
20. ve onun başında olan on boynuzdan, ve çıkan öteki boynuzdan ötürü hakikat nedir bilmek istedim; o öteki boynuz ki, onun önünde üç boynuz düşmüştü, ve gözleri vardı, ve büyük şeyler söyliyen ağzı vardı, ve görünüşü obirlerinkinden daha iri idi.
21. Baktım, ve mukaddeslerle o boynuz cenk ediyordu,
22. ve Günleri eski olan gelip hüküm Yüce Olanın mukaddeslerine verilinciye kadar, ve kırallığı mukaddeslerin edindikleri zaman gelinciye kadar onları yendi.
23. Şöyle dedi: Dördüncü canavar, yer üzerinde, bütün kırallıklardan farklı olarak bütün yeri yutacak, ve onu çiğniyip parçalıyan dördüncü bir kırallık olacaktır.
24. Ve on boynuza gelince, bu kırallıktan on kıral çıkacaktır; ve onlardan sonra bir başkası çıkacak; ve öncekilerden farklı olup üç kıral düşürecektir.
25. Ve Yüce Olana karşı sözler söyliyecek, ve Yüce Olanın mukaddeslerini hırpalıyacak; ve zamanları ve şeriati değiştirmeği tasarlıyacak; ve bir vakte ve vakitlere ve yarım vakte kadar onun eline verileceklerdir.
26. Fakat mahkeme kurulacak, ve saltanatını sona kadar bitirip yok etmek için onu alacaklar.
27. Ve kırallık ve saltanat, ve bütün göklerin altındaki kırallıkların büyüklüğü Yüce Olanın mukaddeslerinin kavmına verilecek; onun kırallığı ebedî kırallıktır, ve bütün saltanatlar ona kulluk edecekler, ve baş iğeceklerdir.
28. İşin sonu buraya kadar. Ben ise, Daniel, düşüncelerim beni çok üzdü, ve benzim değişti; fakat bu işi yüreğimde sakladım.

BAP 6

BÜTÜN ülke içinde bulunmak üzre, ülke üzerine yüz yirmi satrap,
2. ve onların üzerine, birisi Daniel olmak üzre üç vezir koymak Dariusa iyi göründü; ta ki, bu satraplar vezirlere hesap versinler de, kırala zarar dokunmasın.
3. O zaman bu Daniel vezirlerden ve satraplardan üstün oldu, çünkü kendisinde âlâ bir ruh bulundu; ve kıral onu bütün ülke üzerine koymağı tasarladı.
4. O zaman vezirler ve satraplar Daniele karşı ülke işleri yüzünden şikâyet fırsatı aramağa çalıştılar; fakat ne şikâyet fırsatı, ne de suç bulabildiler, çünkü o sadıktı, ve kendisinde ne bir yanlışlık, ne de suç bulundu.
5. O zaman bu adamlar dediler: Bu Daniele karşı, kendi Allahının şeriati yüzünden bulmazsak, ona karşı şikâyet fırsatı bulmıyacağız.
6. O zaman bu vezirlerle satraplar kırala üşüştüler, ve ona şöyle dediler: Kıral Darius, ebediyen yaşa.
7. Bir ilâhtan, veya insandan, senden başkasından, ey kıral, kim otuz güne kadar bir dilekte bulunursa, aslanlar çukuruna atılsın diye, bir kıral kanunu, ve kuvvetli bir yasak konmak üzre, ülkenin bütün vezirleri, kaymakamları, ve satrapları, öğütçüleri ve valileri, bir arada danıştılar.
8. Şimdi ey kıral, yasağı koy, Medlerin ve Farsların değişmez kanununa göre yazıyı imza et de, değişmesin.
9. Bunun üzerine kıral Darius yazıyı ve yasağı imza etti.
10. Ve Daniel yazının imza olunduğunu öğrenince evine gitti; ve odasının pencereleri Yeruşalime doğru açıktı; ve önceleri yaptığı gibi, günde üç defa diz çöktü, ve dua etti, ve Allahının önünde şükretti.
11. O zaman bu adamlar bir araya üşüştüler, ve Danieli Allahının önünde, dua etmekte ve yalvarmakta buldular.
12. O zaman yaklaşıp, kıralın yasağı için kıralın önünde dediler: Bir ilâhtan, veya bir insandan, senden başkasından, ey kıral, otuz güne kadar bir şey diliyen her adam aslanlar çukuruna atılsın diye, sen bir yasak imza etmedin mi? Kıral cevap verip dedi: Medlerin ve Farsların değişmez kanununa göre bu söz doğrudur.
13. O zaman cevap verdiler, ve kıralın önünde dediler: Yahuda sürgünlerinden o Daniel, seni, ey kıral, ve imza ettiğin yasağı saymıyor, ve günde üç defa duasını ediyor.
14. O zaman kıral bu sözleri işitince çok kızdı, ve Danieli kurtarmağı yüreğine koydu; ve onu azat etsin diye güneş batıncıya kadar çalıştı.
15. O zaman bu adamlar kırala üşüştüler, ve kırala dediler: Ey kıral, bil ki, Medlerin ve Farsların kanunudur, kıralın koymuş olduğu hiç bir yasak ve kanun değişmez.
16. O zaman kıral emretti, ve Danieli getirdiler, ve aslanlar çukuruna attılar. Kıral söyliyip Daniele dedi: Durmadan kendisine kulluk ettiğin Allahın, seni o kurtaracaktır.
17. Ve bir taş getirilip çukurun ağzına konuldu, ve Danielden ötürü hiç bir şey değişmesin diye, kıral kendi mühür yüzüğü ile, ve büyük adamlarının mühür yüzüğü ile taşı mühürledi.
18. O zaman kıral kendi sarayına gitti, ve yemek yemeden geceyi geçirdi, ve önüne saz takımı getirilmedi, ve uykusu kaçtı.
19. O zaman kıral sabahlayın çok erken kalktı, ve acele ile aslanlar çukuruna gitti.
20. Ve çukura, Daniele yaklaşınca kederli sesle feryat etti; kıral söyliyip Daniele dedi: Ey Daniel, hay Allahın kulu, durmadan kendisine kulluk ettiğin Allahın, aslanlardan seni kurtarabildi mi?
21. O zaman Daniel kırala dedi: Ey kıral, ebediyen yaşa!
22. Allahım kendi meleğini gönderdi, ve aslanların ağzını kapadı, ve bana dokunmadılar; çünkü onun önünde bende suç bulunmadı; ve senin önünde de, ey kıral, zararlı bir iş yapmadım.
23. O zaman kıral çok sevindi, ve Danieli çukurdan çıkarsınlar diye emretti. Ve Daniel çukurdan çıkarıldı, ve kendisinde hiç bir incik bulunmadı, çünkü Allahına güvenmişti.
24. Ve kıral emretti, ve Danielden şikâyet etmiş olan o adamları getirdiler, ve onları, oğullarını ve karılarını, aslanlar çukuruna attılar; ve daha çukurun dibine varmadan, aslanlar onları kaptılar, ve bütün kemiklerini kırdılar.
25. O zaman kıral Darius bütün dünyada oturan bütün kavmlara, milletlere ve dillere yazdı: Selâmetiniz çok olsun!
26. Ferman ediyorum ki, bütün kırallığım ülkesi içinde bulunan insanlar, Danielin Allahından titresinler ve korksunlar; çünkü o hay Allahtır, ve ebetlerce kaimdir, ve yıkılmıyacak kırallık onun kırallığıdır, ve saltanatı sona kadar sürer.
27. Kurtarır ve azat eder, ve göklerde ve yerde alâmetler ve hârikalar işler; aslanların pençesinden Danieli kurtaran odur.
28. Ve Dariusun kırallığında, ve Farslı Koreşin kırallığında, bu Danielin işleri iyi gitti.

BAP 5

KIRAL Belşatsar, büyük adamlarından bin kişiye büyük bir ziyafet yaptı, ve o bin kişinin önünde şarap içti.
2. Belşatsar şarapla zevklenirken, babası Nebukadnetsarın Yeruşalimdeki mabedden çıkarmış olduğu altın ve gümüş kapları getirsinler, ve kıral, büyük adamları, karıları ile cariyeleri onlarla içsinler diye, emretti.
3. O zaman Yeruşalimde olan Allah evi mabedinden çıkarılmış altın kapları getirdiler; ve kıral, ve büyük adamları, karıları ile cariyeleri onlarla içtiler.
4. Şarap içtiler, ve altın, ve gümüş, tunç, demir, ağaç, ve taş ilâhlara hamdettiler.
5. Hemen o saat, bir insan elinin parmakları göründü, ve şamdanın karşısında kıral sarayının duvar sıvası üzerine yazdı; ve kıral yazan bu elin ayasını gördü.
6. O zaman kıralın benzi değişti, ve düşünceleri kendisini üzdü; ve belinin oynak yerleri çözüldü, ve dizleri birbirine çarptı.
7. Falcıları, Kildanîleri, ve büyücüleri getirsinler diye, kıral yüksek sesle bağırdı. Babilin hikmetli adamlarına kıral söyliyip dedi: Bu yazıyı kim okursa, ve manasını bana bildirirse, kendisine erguvanî giydirilecek, ve boynuna altın gerdanlık takılacak, ve ülke içinde üçüncü hükümdar olacaktır.
8. O zaman kıralın bütün hikmetli adamları içeri girdiler; fakat yazıyı okuyamadılar, ve manasını kırala bildiremediler.
9. O zaman kıral Belşatsar çok üzüldü, ve benzi değişti, ve büyük adamları şaşırdılar.
10. Kıralın ve büyük adamlarının sözleri üzerine kıraliça ziyafet evine geldi; kıraliça söyliyip dedi: Ey kıral, ebediyen yaşa! düşüncelerin seni üzmesin, ve benzin değişmesin.
11. Senin ülkende, mukaddes ilâhların ruhu kendisinde olan bir adam vardır; ve babanın günlerinde, kendisinde ışık ve anlayış, ve ilâhların hikmeti gibi hikmet bulunmuştur; ve baban, kıral Nebukadnetsar, sihirbazların, falcıların, Kildanîlerin, büyücülerin reisi olsun diye, ey kıral, senin baban onu koydu;
12. çünkü kıralın, adını Belteşatsar koyduğu bu adamda, Danielde, âlâ bir ruh, ve bilgi, ve anlayış, düşleri yorma, ve bilmeceleri açma, ve düğümleri çözme ruhu bulunmuştur. Şimdi Daniel çağırılsın, ve manayı o gösterecektir.
13. O zaman Danieli kıralın önüne getirdiler. Kıral söyliyip Daniele dedi: Babam kıralın Yahudadan getirmiş olduğu Yahuda sürgünlerinden olan o Daniel sen misin?
14. Senin için işittim ki, sende ilahların ruhu varmış, ve ışık ve anlayış ve âlâ hikmet sende bulunuyormuş.
15. Ve şimdi bu yazıyı okusunlar, ve manasını bana bildirsinler diye, önüme hikmetli adamları, falcıları, getirdiler; fakat bu şeyin manasını gösteremediler.
16. Ve senin için işittim ki, manalar çıkarabilirmişsin, ve düğümler çözebilirmişsin; şimdi bu yazıyı okuyabilirsen, ve manasını bana bildirebilirsen, sana erguvanî giydirilecek, ve boynuna altın gerdanlık takılacak, ve ülke içinde üçüncü hükümdar olacaksın.
17. O zaman Daniel cevap verip kıralın önünde dedi: Hediyelerin senin olsun, ve mükâfatlarını başkasına ver; ben yine yazıyı kırala okuyacağım, ve manasını ona bildireceğim.
18. Ey kıral, Yüce Allah baban Nebukadnetsara kırallığı, ve büyüklüğü, ve izzetle haşmeti vermişti;
19. ve ona verdiği büyüklük yüzünden bütün kavmlar, milletler ve diller ondan titrediler ve korktular; dilediği adamı öldürür, ve dilediği adamı sağ bırakırdı; ve dilediği adamı yükseltir, ve dilediği adamı alçaltırdı.
20. Fakat yüreği yükselip, ruhu taşkınlığa kadar katılaşınca, kırallık tahtından indirildi, ve izzeti üzerinden alındı;
21. ve adam oğulları arasından kovuldu, ve yüreği hayvanlarınki gibi edildi, ve yaban eşeklerile oturdu; ona öküzler gibi ot yedirdiler, ve insanların kırallığı üzerinde Yüce Allahın saltanat sürdüğünü, ve onu dilediği adama verdiğini bilinciye kadar, bedeni göklerin çiği ile ıslandı.
22. Ve onun oğlu Belşatsar, sen, bunların hepsini bildiğin halde yüreğini alçaltmadın,
23. ve gökler Rabbine karşı kendini yükselttin; ve onun evinin kaplarını senin önüne getirdiler, ve sen, ve büyük adamların, karılarınla cariyelerin, onlarla şarap içtiniz; ve gümüş, ve altın, tunç, demir, ağaç ve taş ilâhlara, görmiyen, ve işitmiyen, ve bilgisi olmıyan ilâhlara hamdettin; ve Allaha izzet vermedin, o Allah ki, soluğun onun elindedir, ve bütün yolların onundur.
24. O zaman el ayası onun tarafından gönderildi, ve bu yazı çizildi.
25. Ve çizilen yazı şudur: MENE, MENE, TEKEL, UFARSİN.*
26. Bu şeyin manası şudur: MENE; Allah senin kırallığını saydı, ve onu sona erdirdi.
27. TEKEL; terazide tartıldın, ve eksik bulundun.
28. FERES; ülken bölündü, ve Medlere ve Farslara verildi.
* Mene, sayılmış; Tekel, tartılmış; Ufarsin, ve bölükler.
29. O zaman Belşatsar emretti, ve Daniele erguvanî giydirdiler, ve boynuna altın gerdanlık taktılar, ve ülke içinde üçüncü hükümdar olacaktır, diye onun için ilân ettiler.
30. Kildanî kıralı Belşatsar o gece öldürüldü.
31. Ve Med Darius altmış iki yaşlarında olarak kırallığı aldı.

BAP 4

KIRAL Nebukadnetsardan bütün dünyada oturan kavmlara, milletlere, ve dillere: Selâmetiniz çok olsun.
2. Yüce Allahın benim için yapmış olduğu alâmetleri, ve hârikaları ilân etmek bana iyi göründü.
3. Alâmetleri ne büyük! ve hârikaları ne kuvvetli! onun kırallığı ebedî kırallıktır, ve saltanatı devirden devre sürer.
4. Ben, Nebukadnetsar, evimde rahat, ve sarayımda refah içinde idim.
5. Beni korkutan bir düş gördüm; ve yatağım üzerinde düşüncelerim, ve başımın rüyetleri beni üzdü.
6. Ve Babilin bütün hikmetli adamlarını önüme getirsinler de, bu düşün yorasını bana bildirsinler diye ferman ettim.
7. Ve sihirbazlar, falcılar, Kildanîler, ve büyücüler içeri girdiler, ve ben onların önünde düşü söyledim, fakat yorasını bana bildirmediler.
8. Fakat sonunda, ilâhımın ismine göre adı Belteşatsar olan, mukaddes ilâhların ruhu kendisinde bulunan Daniel önüme geldi; ve düşü ona söyledim:
9. Ey Belteşatsar, sihirbazların reisi, mukaddes ilâhların ruhu sende olduğunu, ve hiç bir sırrın sana güçlük vermediğini bildiğim için, gördüğüm düşün rüyetlerini, ve onun yorasını bana söyle.
10. Yatağımın üzerinde başımın rüyetleri şöyle idi: Baktım, ve işte, dünyanın ortasında bir ağaç vardı, ve çok yüksekti.
11. Ağaç büyüdü ve gelişti, ve boyu göklere erişti, ve bütün yerin ucuna kadar görülüyordu.
12. Yaprakları güzel, ve meyvası çoktu, ve onda herkes için yiyecek vardı; kırın hayvanları altında gölgelendiler, ve göklerin kuşları onun dallarında kondular, ve bütün beşer ondan yedi.
13. Yatağımın üzerinde başımın rüyetlerinde gördüm, ve işte, koruyucu ve mukaddes bir melek göklerden indi.
14. Yüksek sesle çağırdı, ve şöyle dedi: Ağacı kesin, ve dallarını koparın, yapraklarını yolun, ve meyvasını saçın; hayvanlar onun altından, ve kuşlar dallarından kaçsınlar.
15. Fakat köklerinin kütüğünü demir ve tunçla çemberliyip yerde, kırın taze otu içinde bırakın; ve göklerin çiği ile ıslansın; ve yerin otunda hayvanlarla beraber payı olsun;
16. onun insan yüreği degişilsin, ve ona hayvan yüreği verilsin; ve üzerinden yedi vakit geçsin.
17. Hüküm koruyucu meleklerin fermanı ile, ve iş mukaddeslerin sözü ile olmuştur, ta ki, yaşıyanlar şunu bilsinler, insanların kırallığı üzerinde Yüce Olan saltanat sürer, ve dilediği adama onu verir, ve insanların en aşağısını onun üzerine diker.
18. Ben, kıral Nebukadnetsar, bu düşü gördüm; sen, ey Belteşatsar, yorasını sen söyle, çünkü ülkemin bütün hikmetli adamları yorayı bana bildiremiyorlar; fakat sen bildirebilirsin, çünkü mukaddes ilâhların ruhu sendedir.
19. O zaman, adı Belteşatsar olan Daniel, bir müddet şaşkın durdu, ve düşünceleri kendisini üzdü. Kıral söyliyip dedi: Ey Belteşatsar, düş ve yorası seni üzmesin. Belteşatsar cevap verip dedi: Efendim, bu düş senden nefret edenlerin, ve yorası hasımlarının başına olsun!
20. O gördüğün ağaç ki, büyüdü ve gelişti, boyu göklere erişti, ve bütün dünyadan görülüyordu;
21. o ağaç ki, yaprakları güzel ve meyvası çoktu, ve onda herkes için yiyecek vardı; kırın hayvanları altında oturdular, ve göklerin kuşları dallarında kondular;
22. o ağaç sensin, ey kıral, sen ki, büyüdün ve geliştin, ve büyüklüğün artıp göklere, ve saltanatın yerin ucuna erişti.
23. Ve mademki kıral koruyucu ve mukaddes bir meleğin göklerden inmekte olduğunu gördü, ve: Ağacı kesin, ve onu harap edin; fakat köklerinin kütüğünü demir ve tunçla çemberliyip yerde, kırın taze otu içinde bırakın, ve göklerin çiği ile ıslansın, ve üzerinden yedi vakit geçinciye kadar, kırın hayvanları ile beraber payı olsun, diyordu;
24. ey kıral, yora, ve efendim kıralın üzerine gelen Yüce Olanın fermanı şudur:
25. insanlar arasından kovulacaksın, kır hayvanları ile beraber oturacaksın, ve sana öküzler gibi ot yedirecekler, ve göklerin çiği ile ıslanacaksın, ve insanların kırallığı üzerinde Yüce Olanın saltanat sürdügünü, ve onu dilediği adama verdiğini bilinciye kadar, senin üzerinden yedi vakit geçecek.
26. Ve mademki ağacın köklerinin kütüğü bırakılsın diye emrettiler; sen, göklerin saltanat sürdüğünü bildikten sonra kırallığın senin için temin edilecek.
27. Bundan dolayı, ey kıral, öğüdüm sana makbul olsun, ve salâhla suçlarını, ve düşkünlere acımakla fesatlarını kırıp at; belki rahatın uzatılır.
28. Bunların hepsi kıral Nebukadnetsarın başına geldi.
29. On iki ay sonra Babil kırallığı sarayı üzerinde geziniyordu.
30. Kıral söyliyip dedi: Kıral evi olsun diye, kuvvetimin kudreti ile ve haşmetimin izzeti için yapmış olduğum büyük Babil bu değil mi?
31. Söz daha kıralın ağzında iken göklerden bir ses indi: Ey kıral Nebukadnetsar, sana söyleniyor: Kırallık senden gitti;
32. ve insanlar arasından kovulacaksın, ve kırın hayvanları ile beraber oturacaksın; sana öküzler gibi ot yedirecekler; ve insanların kırallığı üzerinde Yüce Olanın saltanat sürdüğünü, ve onu dilediği adama verdiğini bilinciye kadar, senin üzerinden yedi vakit geçecek.
33. Ve bu söz Nebukadnetsar üzerinde, hemen o saat yerine geldi; ve insanlar arasından kovuldu, ve saçı kartal tüyleri gibi ve tırnakları kuşlarınki gibi uzayıncıya kadar, öküzler gibi ot yedi, ve bedeni göklerin çiği ile ıslandı.
34. Ve o günlerin sonunda, ben, Nebukadnetsar, gözlerimi göklere kaldırdım, ve aklım başıma geldi, ve Yüce Olanı mubarek kıldım, ve ebediyen hay olana hamdedip izzet verdim; çünkü onun saltanatı ebedî saltanattır, ve melekûtu devirden devre sürer;
35. ve dünyada oturanların hepsi bir hiç sayılır; ve gökler ordusunda ve dünyada oturanların arasında dileğine göre işler; ve onun elini durduracak, ve ona: Ne yapıyorsun? diyecek kimse yoktur.
36. Hemen o vakit aklım başıma geldi; ve kırallığımın izzeti için haşmetim ve parlak gösterişim yine üzerime geldi; ve öğütçülerimle büyük adamlarım beni aradılar; ve kırallığımda pekiştirildim, ve büyüklüğüme daha alâsı katıldı.
37. Şimdi ben, Nebukadnetsar, göklerin Kıralına hamdederim, ve yükseltip ona izzet veririm; çünkü onun bütün işleri hakikat ve yolları adalettir; ve kibirle yürüyenleri alçaltmağa kudreti olan odur.

BAP 3

KIRAL Nebukadnetsar bir altın heykel yaptı, boyu altmış arşın,* ve eni altı arşındı; Babil vilâyetinde Dura ovasında onu dikti.
2. Ve kıral Nebukadnetsarın dikmiş olduğu heykelin tahsisine gelsinler diye, satrapları, kaymakamları, ve valileri, hâkimleri, haznedarları, müftüleri, fakihleri, ve vilâyetlerin bütün yüksek memurlarını toplamak için kıral Nebukadnetsar gönderdi.
3. O zaman kıral Nebukadnetsarın dikmiş olduğu heykeli tahsis için satraplar, kaymakamlar, ve valiler, hâkimler, haznedarlar, müftüler, fakihler, ve vilâyetlerin bütün memurları toplandılar; ve Nebukadnetsarın dikmiş olduğu heykelin önünde durdular.
4. Ve münadi yüksek sesle bağırdı: Ey kavmlar, milletler, ve diller, size emrolunur ki,
5. boru, zurna, cenk, ud, rebab, gayda, ve her çeşit musiki âletleri sesini işitince yere kapanacaksınız, ve kıral Nebukadnetsarın dikmiş olduğu altın heykele tapacaksınız;
6. ve kim yere kapanmaz ve tapmaz ise, hemen o saat ateşi alevli fırının içine atılacaktır.
7. Bunun üzerine o zaman bütün kavmlar, boru, zurna, çenk, ud, rebab, ve her çeşit musiki âletleri sesini işitince, bütün kavmlar, milletler ve diller yere kapandılar, ve kıral Nebukadnetsarın dikmiş olduğu altın heykele taptılar.
* Tartılar ve ölçüler cetveline bak.
8. Bunun üzerine o zaman bazı Kildanîler yaklaşıp Yahudilerden şikâyet ettiler.
9. Cevap verip kıral Nebukadnetsara dediler: Ey kıral, ebediyen yaşa.
10. Sen, ey kıral, boru, zurna, çenk, ud, rebab, gayda, ve her çeşit musiki âletleri sesini işiten her adam yere kapanıp altın heykele tapacak,
11. ve kim yere kapanmaz ve tapmazsa, ateşi alevli fırının içine atılacak diye ferman ettin.
12. Babil vilâyeti işleri üzerine koymuş olduğun bazı Yahudiler var, Şadrak, Meşak, ve Abed-nego; bu adamlar, ey kıral, seni saymadılar; senin ilâhlarına kulluk etmiyorlar, ve dikmiş olduğun altın heykele tapmıyorlar.
13. O zaman Şadrakı Meşakı, ve Abed-negoyu getirsinler diye Nebukadnetsar öfke ve kızgınlıkla emretti. O zaman bu adamları kıralın önüne getirdiler.
14. Nebukadnetsar söyliyip onlara dedi: Ey Şadrak, Meşak, ve Abed-nego, bilerek mi ilâhıma kulluk etmiyorsunuz, ve dikmiş olduğum altın heykele tapınmıyorsunuz?
15. Şimdi, boru, zurna, çenk, ud, rebab, gayda, ve her çeşit musiki âletleri sesini işitince, yere kapanmağa ve yapmış olduğum heykele tapınmağa hazırsanız, âlâ; ve eğer tapınmazsanız, hemen o saat ateşi alevli fırının içine atılacaksınız; ve benim elimden sizi kurtaracak ilâh kimdir?
16. Şadrak, Meşak, ve Abed-nego cevap verip kırala dediler: Ey Nebukadnetsar, bunun üzerine sana cevap vermek bize gerek değil.
17. Öyle olursa kendisine kulluk ettiğimiz Allahımız ateşi alevli fırından bizi kurtarabilir; ve senin elinden bizi kurtaracaktır, ey kıral.
18. Olmazsa bile, malûmun olsun ki, ey kıral, senin ilâhlarına kulluk etmeyiz, ve dikmiş olduğun altın heykele tapmayız.
19. O zaman Nebukadnetsar kızgınlıkla doldu, ve Şadraka, Meşaka, ve Abed-negoya karşı yüzünün şekli değişti; bunun üzerine cevap verdi, ve fırını kızdırılması âdet olandan yedi kat daha kızdırsınlar diye emretti.
20. Ve Şadrakı, Meşakı, ve Abed-negoyu bağlasınlar, ve onları ateşi alevli fırına atsınlar diye, ordusundaki bazı zorlu yiğitlere emretti.
21. O zaman bu adamlar, şalvarları, sarıkları, ve kaftanlar, ve diğer esvapları üzerlerinde olarak bağlandılar, ve ateşi alevli fırının içine atıldılar.
22. Bunun üzerine, kıralın emri sıkı, ve fırın pek çok kızgın olduğu için, Şadrakı, Meşakı, ve Abed-negoyu alıp götüren adamları ateşin alevi öldürdü.
23. Ve bu üç adam, Şadrak, Meşak, ve Abed-nego, bağlı olarak ateşi alevli fırının içine düştüler.
24. O zaman kıral Nebukadnetsar şaştı, ve tez ayağa kalktı; öğütçülerine söyliyip dedi: Biz ateşin içine bağlı üç kişi atmadık mı? Kırala cevap verip dediler: Gerçek, ey kıral.
25. Cevap verip dedi: İşte, ben çözülmüş dört kişi görüyorum, ateşin içinde yürümekteler, ve kendilerine bir zarar olmamış; dördüncüsünün görünüşü de bir ilâh oğluna benziyor.
26. O zaman Nebukadnetsar ateşi alevli fırının kapısına yaklaştı; söyliyip dedi: Ey Yüce Allahın kulları, Şadrak, Meşak, ve Abed-nego, dışarı çıkın, ve buraya gelin. O zaman Şadrak, Meşak, ve Abed-nego ateşin içinden çıktılar.
27. Ve satraplar, kaymakamlar, ve valiler, ve kıralın öğütçüleri bir araya toplanmış olarak bu adamları gördüler; bedenleri üzerinde ateşin kudreti yoktu, ve başlarının saçı yanmamış, ve şalvarlarının hali değişmemiş, ateşin kokusu da onlara sinmemişti.
28. Nebukadnetsar söyliyip dedi: Şadrakın, Meşakın, ve Abed-negonun Allahı mubarek olsun, o ki, meleğini gönderdi, ve kendisine güvenen kullarını kurtardı, ve onlar kıralın sözünden öte geçtiler, ve kendilerinin Allahından başka bir ilâha kulluk etmesinler, ve tapmasınlar diye bedenlerini verdiler.
29. Ve ben ferman ediyorum ki, Şadrakın, Meşakın, ve Abed-negonun Allahına karşı yolsuz söz söyliyen her kavm, millet, ve dil parçalanacak, ve evleri gübrelik edilecektir; çünkü böyle kurtarabilen başka bir ilâh yoktur.
30. O zaman kıral Babil vilâyetinde Şadrakın, Meşakın, ve Abed-negonun mertebelerini yükseltti.

BAP 2

VE Nebukadnetsarın kırallığının ikinci yılında, Nebukadnetsar düşler gördü; ve ruhu sıkıldı, ve uykusu kaçtı.
2. Ve düşlerini kırala anlatmak için sihirbazlar, ve falcılar, ve afsuncular, ve Kildanîler çağırılsın diye kıral emretti. Onlar da içeri girdiler, ve kıralın önünde durdular.
3. Ve kıral onlara dedi: Bir düş gördüm, o düşü anlıyayım diye ruhum sıkılıyor.
4. Ve Kildanîler kırala Aramî dilile söylediler: Ey kıral, ebediyen yaşa; düşü bu kullarına anlat da, yorasını gösterelim.
5. Kıral cevap verip Kildanîlere dedi: O şey aklımdan çıktı; eğer düşü ve yorasını bana anlatmazsanız, parça parça edileceksiniz, ve evleriniz gübrelik edilecek.
6. Fakat düşü ve yorasını gösterirseniz, benden hediyeler ve mükâfatlarla büyük itibar alırsınız; bunun için düşü ve yorasını bana gösterin.
7. Onlar yine cevap verip dediler: Kıral bu kullarına düşü anlatsın da, yorasını gösterelim.
8. Kıral cevap verip dedi: Gerçek vakit kazanmak istediğinizi biliyorum, çünkü o şeyin aklımdan çıkmış olduğunu görüyorsunuz.
9. Fakat düşü bana bildirmezseniz, sizin için tek bir hüküm vardır; çünkü vakitler değişinciye kadar önümde söylemek için yalan ve bozuk sözler düzdünüz; bunun için siz bana düşü anlatın, ben de yorasını gösterebileceğinizi anlıyayım.
10. Kıralın önünde Kildanîler cevap verip dediler: Kıralın bu şeyini gösterebilecek yeryüzünde insan yoktur; çünkü hiç bir kıral, bir efendi, veya bir hükümdar, bir sihirbazdan, bir falcıdan, yahut bir Kildanîden böyle bir şey sormamıştır.
11. Ve kıralın sorduğu şey güçtür, ve meskenleri insanlar arasında olmıyan ilâhlardan başka, kıralın önünde bunu gösterecek kimse yoktur.
12. Bundan dolayı kıral öfkelendi, ve çok gazaplanarak Babilin bütün hikmetli adamlarını yok etsinler diye emretti.
13. Ve ferman çıktı, ve hikmetli adamlar öldürülecekti; ve öldürmek için Daniel ile arkadaşlarını aradılar.
14. O zaman, Babilin hikmetli adamlarını öldürmek için çıkmış olan kıralın muhafız askerleri başbuğu Aryoka Daniel hikmetle ve dirayetle cevap verdi;
15. kıralın başbuğu Aryoka cevap verip dedi: Kıral tarafından ferman neden bu kadar sıkı? O zaman Aryok işi Daniele anlattı.
16. Ve Daniel içeri girdi, ve yorayı kırala göstermek için kendisine vakit verilsin diye kırala yalvardı.
17. Bunun üzerine Daniel evine gitti, ve arkadaşları Hananyaya, Mişaele, ve Azaryaya işi bildirdi;
18. ta ki, bu sırdan ötürü göklerin Allahından rahmetler dilesinler de, Daniel ile arkadaşları Babilin artakalan hikmetli adamları ile beraber yok edilmesinler.
19. O zaman Daniele bu sır gece rüyetinde açıldı. Bunun üzerine Daniel göklerin Allahını mubarek kıldı.
20. Daniel cevap verip dedi: Allahın ismi ezelden ebede kadar mubarek olsun; çünkü hikmet ve ceberrut onundur.
21. Ve vakitleri ve zamanları değiştiren odur; kırallar kaldırır, ve kırallar diker; hikmetlilere hikmet, ve anlayışlılara bilgi verir;
22. derin ve gizli şeyleri o açar; karanlığın içinde ne vardır bilir, ve ışık onun yanında yer tutmuştur.
23. Ey atalarımın Allahı, sen ki, bana hikmet ve kudret verdin, ve senden istediğimiz şeyi şimdi bana bildirdin, ben sana şükrederim, ve hamdederim; çünkü kıralın işini bize bildirdin.
24. Bunun üzerine Daniel, Babilin hikmetli adamlarını yok etmek için kıralın koymuş olduğu Aryokun yanına girdi; gidip ona şöyle dedi: Babilin hikmetli adamlarını yok etme; beni kıralın önüne götür de, kırala yorayı göstereyim.
25. O zaman Aryok Danieli hemen içeri, kıralın önüne götürdü, ve ona şöyle dedi: Yahuda sürgünlerinden, kırala yorayı bildirecek bir adam buldum.
26. Adı Belteşatsar olan Daniele kıral cevap verip dedi: Gördüğüm düşü ve yorasını sen bana bildirebilir misin?
27. Kıralın önünde Daniel cevap verip dedi: Kıralın sorduğu sırrı hikmetli adamlar, falcılar, sihirbazlar, büyücüler kırala gösteremezler;
28. fakat göklerde sırları açan bir Allah vardır, ve son günlerde ne olacağını kıral Nebukadnetsara o bildirmiştir. Senin düşün, yatağının üzerinde başının rüyetleri şunlardır:
29. Sen, ey kıral, bundan sonra ne olacak diye yatağının üzerinde sana düşünceler geldi; ve sırları açan ne olacağını sana bildirdi.
30. Ve bana gelince, bütün yaşıyanlardan ziyade bende hikmet olduğu için değil, ancak yora kırala bildirilsin de, sen kendi yüreğinin düşüncelerini anlıyasın diye, bu sır bana açıldı.
31. Sen, ey kıral, gördün, ve işte, büyük bir heykel. Büyük, ve çok parlak olan bu heykel senin önünde duruyordu; ve görünüşü korkunçtu.
32. Bu heykel, başı has altından, göğüs ve kolları gümüşten, karnı ve kalçaları tunçtan,
33. bacakları demirden, ayaklarının bir kısmı demirden bir kısmı balçıktandı.
34. Sen bakmakta idin, o vakte kadar ki, bir taş el sürülmeden yerinden kesildi; o taş demirden ve balçıktan olan ayaklarından heykeli vurdu, ve onları parça parça etti.
35. O zaman demir, balçık, tunç, gümüş, ve altın birlikte parçalandılar, ve yaz harmanlarının saman ufağı gibi oldular; ve onları yel kaldırdı, ve onlar için bir yer bulunmadı; ve heykeli vurmuş olan taş büyük bir dağ oldu, ve bütün dünyayı doldurdu.
36. Düş budur; ve kıralın önünde yorasını söyliyelim.
37. Ey kıral, kıralların kıralı, sen ki, göklerin Allahı kırallığı, kuvveti, ve kudreti, ve izzeti sana vermiştir,
38. ve insan oğullarının oturduğu her yerde, kırın hayvanlarını ve göklerin kuşlarını senin eline vermiştir, ve seni hepsi üzerine hükümdar etmiştir; altından olan baş sensin.
39. Ve senden sonra, senden aşağı başka bir kırallık çıkacak; ve bütün dünya üzerinde saltanat sürecek olan tunçtan başka üçüncü bir kırallık daha çıkacak.
40. Ve dördüncü kırallık demir gibi kuvvetli olacak, çünkü demir her şeyi parçalar ve kırar; ve onların hepsini ezen demir gibi, parçalıyacak ve ezecek.
41. Ve mademki ayakların ve parmakların bir kısmını çömlekçi balçığından, ve bir kısmını demirden gördün, bölünmüş bir kırallık olacak; fakat kendisinde demirin kuvveti olacak, çünkü demiri balçık çamuru ile karışık gördün.
42. Ve ayak parmaklarının bir kısmı demirden, ve bir kısmı balçıktan olduğu gibi, kırallığın bir kısmı kuvvetli ve bir kısmı dayanıksız olacak.
43. Ve mademki demiri balçık çamuru ile karışık gördün, insan zürriyetile karışacaklar; fakat demir balçıkla karışmadığı gibi onlar da birbirine yapışmıyacaklar.
44. Ve o kıralların günlerinde göklerin Allahı ebediyen harap olmıyacak bir kırallık kuracak, ve onun hâkimiyeti başka bir kavma bırakılmıyacak; ancak bu kırallıkların hepsini o parçalıyacak ve bitirecek, ve kendisi ebediyen duracak.
45. Ve mademki el sürülmeden dağdan bir taş kesildiğini, ve demiri, tuncu, balçığı, gümüşü, ve altını parçaladığını gördün; bundan sonra ne olacağını büyük Allah kırala bildirmiştir; ve düş gerçek, ve yorası doğrudur.
46. O zaman kıral Nebukadnetsar yüz üstü düştü, ve Daniele secde kıldı, ve ona takdime ve hoş kokular arzetsinler diye emretti.
47. Kıral Daniele cevap verip dedi: Mademki sen bu sırrı açabildin, gerçek sizin Allahınız, ilâhların Allahı, ve kıralların Rabbidir, ve sırlar açan odur.
48. O zaman kıral Danieli büyük etti, ve ona bir çok büyük hediyeler verdi, ve onu bütün Babil vilâyeti üzerine hâkim, ve Babilin bütün hikmetli adamları üzerine birinci reis etti.
49. Ve Daniel kıraldan diledi, o da Şadrakı, Meşakı, ve Abed-negoyu Babil vilâyeti işleri üzerine koydu; fakat Daniel kıral kapısında idi.

BAP 1

YAHUDA kıralı Yehoyakimin kırallığının üçüncü yılında, Babil kıralı Nebukadnetsar Yeruşalime geldi, ve onu kuşattı.
2. Ve Rab, Yahuda kıralı Yehoyakimi, ve Allah evinin takımlarından bir kısmını onun eline verdi; ve onları Şinar diyarına, kendi ilâhının evine götürdü; ve takımları kendi ilâhının hazine evine götürdü.
3. Ve İsrail oğullarından, kıral zürriyetinden, ve asilzadelerden,
4. kendilerinde hiç bir kusur olmıyan, ve görünüşleri güzel olan, ve her hikmette anlayışlı, ve bilgili, ve fenden anlıyan gençleri, ve kıral sarayında durmağa liyakatı olanları getirsin, ve onlara Kildanîlerin yazısını ve dilini öğretsin diye, harem ağalarının reisi Aşpenaza kıral söyledi.
5. Ve üç yıl onları beslesinler de, onun sonunda kıralın önünde dursunlar diye, kıralın güzel yemeklerinden, ve içtiği şaraptan, kıral onlara her gün gündelik tayin etti.
6. Ve onlar arasında Yahuda oğullarından Daniel, Hananya, Mişael, ve Azarya vardı.
7. Ve harem ağalarının reisi onlara ad koydu; Daniele Belteşatsar, ve Hananyaya Şadrak, ve Mişaele Meşak, ve Azaryaya Abed-nego adını koydu.
8. Fakat Daniel yüreğine koydu ki, kıralın güzel yemeklerile, ve içtiği şarapla kendisini murdar etmesin; ve kendisini murdar etmesin diye, harem ağalarının reisinden yalvardı.
9. Ve harem ağaları reisinin önünde Allah Danieli lûtuf ve merhamete erdirdi.
10. Ve harem ağalarının reisi Daniele dedi: Sizin yiyeceğinizi, ve içeceğinizi tayin etmiş olan efendim kıraldan ben korkarım; çünkü sizin çehrenizi yaşınızda olan gençlerinkinden niçin daha bozuk görsün? böylece kıralın yanında başımı tehlikeye korsunuz.
11. Ve Daniel, Hananya, Mişael, ve Azarya üzerine harem ağaları reisinin koymuş olduğu kâhyaya Daniel dedi:
12. Rica ederim, bu kullarını on gün dene; ve bize yemek için sebze, ve içmek için su versinler.
13. O zaman bir bizim yüzümüze, bir de kıralın güzel yemeklerini yiyen gençlerin yüzüne baksınlar; ve bu kullarınla gördüğüne göre davran.
14. Ve bu şeyde onların sözünü dinledi, ve onları on gün denedi.
15. Ve on günün sonunda, kıralın güzel yemeklerini yiyen bütün gençlerinkinden ziyade bunların yüzü güzel göründü, ve ette daha semiz idiler.
16. Ve kâhya güzel yemeklerini ve içecekleri şarabı kaldırdı, ve onlara sebze verdi.
17. Ve bu dört gence gelince, her çeşit kitapta ve hikmette Allah onlara bilgi ve akıl verdi; ve bütün rüyetler ve ruyalarda Daniel anlayışlı idi.
18. Ve onların içeri getirilmesi için kıralın demiş olduğu günlerin sonunda, harem ağalarının reisi onları içeri, Nebukadnetsarın önüne getirdi.
19. Ve kıral onlarla söyleşti; ve hepsinin arasında Daniel, Hananya, Mişael, ve Azarya gibisi yoktu; ve kıralın önünde bunlar durdular.
20. Ve kıralın kendilerinden sorduğu her hikmet ve anlayış içinde onları bütün ülkesindeki sihirbazların, ve falcıların hepsinden on kat üstün buldu.
21. Ve Daniel kıral Koreşin birinci yılına kadar yerinde kaldı.